"Enter"a basıp içeriğe geçin

Psikolojik Destek Hizmetlerinin Temel Etik İlke Açısından Önemi: Yetkinlik/Yeterlilik İlkesi

COVID-19 günlük yaşamımızda gerçekleştirdiğimiz birçok rutini değiştirdi ve bundan sonrasında da değiştirecek gibi durmaktadır. Eşi görülmemiş bu zor günlerde psikolojik destek mekanizmalarına hiç olmadığı kadar insanlar tarafından ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süreçte; başta psikolog ve diğer ruh sağlığı uzmanları, hem pandemi krizine cevap vermek hem de bu süreç nedeniyle ortaya çıkan psikolojik tedavi ihtiyacı bulunan bireylerin ihtiyacının giderilmesi için kilit rol oynamaktadır. Elbette ruh sağlığı kapsamında verilen/verilecek hizmetler, oluşan psikolojik hasarın iyileştirilmesi ve sürdürülmesi anlamında hayati önem taşımaktadır. Ancak bu hizmetleri yerine getirirken alanda psikolog olarak görev yapan ruh sağlığı çalışanlarının Etik Yönetmelikler’e uyması önem arz etmektedir. 

Psikologların etik davranmalarını sağlamak amacıyla çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunların en yaygını APA (American Psychological Association), TPD (Türk Psikologlar Derneği) ve benzeri birlikler tarafından yayınlanan yönetmeliklerdir (Guzey, 2011). Bu yönetmelikler mesleki açıdan psikologların doğru olanı yapmaları, yaptıkları işlerin sonuçlarını değerlendirmeleri, herhangi bir koşulda nasıl davranmaları gerektiğini belirlemek için standartlaştırılmış kuralları içerir (Türk Psikologlar Derneği, 2004).

Psikoloji biliminin tamamında önem taşıyan etik konusu, klinik arenada uygulama yaparken, bir araştırmayı yürütürken, yayınlarken, okullarda uygulama yaparken, eğitim verirken, eğitilen kişileri denetlerken, çeşitli yöntemleri geliştirirken, sosyal davalarda, örgütsel ve kurumsal danışmanlık yaparken, kişileri, araçları ve yöntemleri de içine alan bir dizi konuyu içerir (American Psychological Association, 2002, APA). Bu kapsamda COVID-19 Pandemi Vakası’nda psikolog olarak ruh sağlığı hizmeti veren kişinin yetkinlik bazda TPD Etkin Yönetmeliği’ne göre hareket etmesi önem taşımaktadır.

Bir mesleğin çeşitli ilkeleri olmakla beraber doğrudan insana hizmet eden mesleklerde ise insan doğasından kaynaklı olarak bu ilkeleri zorlayan ve esneten durumlar meydana gelebilmektedir. İnsanların bireysel özelliklerinin farklı olması, değinilen ilkelerin her duruma genellenebilirliğini ve herkes için geçerli olmasını zorlaştırmaktadır.  Bu kapsamda mesleklerin ilkeleri ile bu meslekler ile ilgili yasalar ya da çalışanların kişisel kararları karşılaşılan kimi durumlarda çelişebilmektedir. Bu noktada çalışanların bir problem durumu olarak etik ikilem yaşamaları söz konusu olmaktadır (Camadan, 2018).

  1. Psikolojik Destek Hizmetlerinin Yetkinlik/Yeterlilik İlkesi ve COVID-19 Durumuna İlişkin Güncel Açıklamalar

Psikologların ruh sağlığı hizmeti kapsamında verdiği hizmetlerde yaşadığı etik problemlerin başında yetkinlik/yeterlilik etik ikilemi gelmektedir. Yetkinlik/Yeterlilik bazda oluşan etik ikilem güncel durumlarda  da kendini göstermeye müsaittir. 

Psikolog, uluslararası standartlar düzeyinde ve T.C. Psikologlar Meslek Yasasının (yasalaştığında) ve Türk Psikologlar Derneği’nin gerekli gördüğü koşullara uygun yasal eğitimi alıp yetkinliğini elde etmek ve en yüksek düzeyde tutmaya devam etmek sorumluluğunu alması gerekir. Kendi kişisel ve profesyonel özellikleri ve becerileri ile geliştirmesi gereken yönlerinin bilincine varmaya çalışır ve kendini geliştirmek için uygun adımları atar. Psikolog, bu farkındalık doğrultusunda belli bir görev üstlenirken gerçekçi bir şekilde kendi yetkinliğini değerlendirmekle yükümlüdür (Türk Psikologlar Derneği, 2004). Yine aynı şekilde psikolog, yetkinlik ve yetkinliğin sınırlarını bilmiyor, yetkinliğin korunması ve geliştirilmesiyle ilgili bilimsel gelişmeler ile gerekli eğitimleri almıyor, yetkinliği değerlendirecek süpervizyon ya da eğitim türünde çalışmalara katılmıyorsa burada yetkinlik bazında etik ikilem gerçekleştiği söylenebilir.

1.1 Yetkinlik/Yeterlilik İlkesini İhlal Eden Vaka Örnekleri

Şüphesiz psikologlar da diğer insanlar gibi hata yapmaya meyilli canlılardır. Dolayısıyla Yetkinlik/Yeterlilik etik ikilemini açıklamak amacıyla yazılan bu yazıda güncel COVID-19 üzerinden örnekleme yapmadan önce ilkeyi ihlal eden birkaç örnekle konuya daha iyi yaklaşmak mümkün olabilir:

1.1.1 Yetkinlik/Yeterlilik Konusuna Bir Örnek

“Psikolog doktor bir klinik psikoloji programından mezundur. Tüm uygulamaları, alan çalışmaları ve staj dönemi yetişkin hastaların bulunduğu ortamlarda olmuştur. Çocuk gelişimi ve psikopatolojisine ilişkin dersler almamasına rağmen şimdi çocuklarla da çalışma yapmak istemektedir. Gelişim psikolojisi ve çocukların psikoterapisi konularında 5-6 temel kitap okuduktan sonra çocuk danışanlar da kabul etmeye başlamıştır (Dağ, 2007).” 

Bu durum mesleki etik açısından yetkinlik/yeterlilik bazda ikilemin yaşanmasına bir örnektir. Psikoloğun yetişkin hastalarla gerçekleştirdiği terapötik ilişki kendisine o alanda tecrübe katmış ve süre içerisinde klinik uzmanlığını oluşturmuştur. Bunun  oluşması için çeşitli yerlerde staj yapmış ve belirli süpervizyon eğitimlerine katılmış olabilir. Ancak diğer taraftan gelişim psikolojisine ve çocuk psikoterapisi konularında kitaplar okuması başlıbaşına yeterli olmamaktadır. Bu vakada psikolog tarafından yetkinlik/yeterlilik bazda etik hata yapılmış, profesyonel ilişkinin uzağında bir tutum gerçekleştirilmiştir.

1.2 COVID-19 Durumuna İlişkin Güncel Açıklamalar

COVID-19’un dünya genelinde yayılımı sürerken insanların değişen ve belirsiz durumlara karşı gösterdiği tepki; endişe, kaygı, korku ve strese neden olmaktadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2020). Ölüme karşı verilen endişe, kaygı, korku ve stres tepkileri yaşama güdüsü kapsamında doğal gözükebilir ancak bu tepkinin yoğun ve sürekli şekilde yaşanması; çocuklar, yetişkinler ve yaşlılara ruhsal boyutta ciddi zararlar verebilmektedir. Bu noktada psikolog olarak görev yapan ruh sağlığı çalışanlarının etkili şekilde süreci yönetebilmesi, yetkinlik/yeterlilik bakımından iyi bir düzeyde bulunması ile mümkün olabilir.

Örneğin COVID-19 vakası kaynaklı olarak; terleme, titreme, solunum rahatsızlığı ve boğulma hissi belirtileriyle panik bozukluğu geliştirmiş hastanın bir psikoloğa başvurduğunu düşünelim. Psikolog eğer daha önce panik bozukluğu ile çalışmamış, panik atak belirleyicilerini bilmiyor ve süreç içerisinde deneyimlememişse bu hasta ile çalışması Yetkinlik/Yeterlilik etik ikilemini ortaya çıkarabilir. Burada psikoloğun yardım ederken diğer klinik tecrübelerini elbette kullanması mümkün olabilir ancak panik bozukluğuna karşı bir tedavi süreci gerçekleştirmemiş, tecrübesiz olan bir psikolog hastaya yaklaşımı konusunda daha fazla zarara neden olabilir.

SONUÇ

Psikolojik destek mekanizması profesyonel bir hizmettir. Ruh sağlığı çalışanları bu hizmeti gerçekleştirirken ortaya çıkabilecek etik ikilemleri saptayabilmesi hem kendi kariyeri hem de hasta sağlığı açısından önem arz eder. Psikolojik destek mekanizmasında görev yapan bir ruh sağlığı çalışanı için yetkinlik; yeterli bilgi, beceri ve kapasiteye bağlı olarak gelişir. Güncel durumlarda da ne yazık ki yeterli bilgiye sahip olmadan yetkinlik/yeterlilik bazda ihlallerin yapılıyor olması özellikle hasta için tehlike arz edip psikologların kendi mesleki yetkinliklerini bilmesi ve temel ilkelerden biri olarak kabul etmesi gerekmektedir.

Bazı araştırmaların sonuçlarından ise anlaşılacağı üzere psikolojik ruh sağlığı profesyonelleri, yetkinliklerinin dışına çıktıklarında ve diğer insanlara yardım etmeleri bir zorunluluk gibi görüldüğünde etik anlamda zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bir başka deyişle danışmaya ihtiyacı olan kişi ruh sağlığı çalışanına başvurduğunda, danışman bir yandan bu kişiye yardımcı olması gerektiğine inanıp diğer yandan danışanın problemininin kendisinin yetkinlik alanının dışına çıktığını düşündüğünde bu bireye yardımcı olup olmamakta kararsız kalmaktadır. Bu durum ise sonuç olarak ruh sağlığı çalışanının yetkinlik ile ilgili etik ikilem yaşamasana neden olabilmektedir. (Camadan, 2018)

Bunun sonucunda COVID-19 vakalarının popüler bir şekilde yayılmasının ardından ruh sağlığı çalışanları tarafından yaşanan etik ikilemler sonucu beraberinde bilgi kirliliğini yanında getirmektedir. Yetkin/yeterli olmayan kişiler tarafından bu tür olayların yaşanması ne yazık ki kaçınılmaz bir durumdur. Bilgi kirliliği, yetkin olmayan kişilerin ruh sağlığı hakkında eksik/yanlış bilgileri aktarmaya çalışmasıyla ortaya çıkar. Bilgi kirliliğine karşı konuya hakim, bilgi sahibi ve doğru tedavi yaklaşımını benimseyen kişi veya kurumların takip edilmesi kendi ruh sağlığımız açısından da önem arz eder. Bu nedenle gerek psikolog olarak sahada yaptığımız çalışmalarda gerek danışan olarak COVID-19 pandemisinden ötürü ortaya çıkan/çıkacak psikolojik rahatsızlıklarda yetkinlik/yeterlilik ilkesi önemsenmesi gereken konular içerisinde ilk başta yer alması gerekmektedir.

Kaynaklar

CAMADAN, F. (2018). Psikolojik Danışmanın Yaşadığı Çatışma: Etik İkilem. Sakarya University Journal of Education, 76

DAĞ, İ. (2007). ABD’de Psikologların Çalışmalarında Etik Sorun Yaşanmış Vaka Örnekleri. Türk Psikoloji Bülteni, 41, 33. 

GUZEY, M. (2011). Psikoloji Etiği: Psikologlar Etik Olarak Nasıl Gelişir? PiVOLKA(20). 

Örgütü, D. S. (2020). Mental health and psychological resilience during the COVID-19 pandemic. Retrieved from http://www.euro.who.int/en/health-topics/health-emergencies/coronavirus-covid-19/news/news/2020/3/mental-health-and-psychological-resilience-during-the-covid-19-pandemic

Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği,  (2004).

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.